Azot Döngüsü

Akvaryum Azot Döngüsü

Azot döngüsü akvaryumun temel taşını oluşturan bakterilerdir. Akvaryumun berrak bir suya değil biyolojik azot döngüsü tam takır çalışan bakterilere sahip olması gerekmektedir. Tabiatta, on milyonlarca yıldır süregelen bir takım doğal döngüler vardır: Su döngüsü, oksijen döngüsü, Azot döngüsü gibi. Tüm bu döngüler, doğal hayatın (ve de insan hayatının) devamı için gereken dengeleri oluştururlar.

Akvaryum gibi yapay bir ortam ilk oluşturulduğunda tüm bu döngülerin ve dengelerin dışındadır. İşin iyi tarafı birtakım dengeler biz istesek de istemesek de kendiliğinden oluşacaktır. Ama işin bir de kötü tarafı var bu dengelerin oluşması zaman alacaktır.
Akvaryum ilk kurulduğu anda, içinde sadece su (ve kum ve dekorasyon vs) bulunan bir fanustur ve bu fanusun içerisine bir canlı eklendiğinde, doğal olarak oluşacak atıkları parçalayacak ve zararsız hale getirecek en önemli mekanizma olan azot döngüsü’nden yoksundur.

Biyolojik döngüyü anlatmaya başlamadan sizlere insan vicudundan örnek vereceğim insan vicudu da amonyak üretir ve hemen vicuddan uzaklaştırılmalıdır. Amonyağın yok edilmesi için yüksek miktarda suya ihtiyaç vardır bizler her zaman su içemediğimiz için bu sırada karaciğerimiz devreye giriyor ve amonyağı ‘üre’ ye çeviriyor, üreyi ise vicudumuzdan idrar ile atarız.

Ancak akvaryumdaki amonyak oluşumunu idrar ile dışarıya atılmıyor amonyak balıkta değil suda oluyor bu yüzden akvaryumun bir karaciğere ihtiyaç duyuyor. Akvaryumda karaciğer olmayacağına göre akvaryumda bulunan nitrit bakterileri bu görevi üstleniyor. Amonyak akvaryumda bulunan en zehirli gazdır ve Ph7 (nötr) seviyesinde amonyak amonyum a dönüşür amonyum amonyakdan daha az zehirlidir. Nitrit bakterileri amonyağı parçalayarak amonyağı nitrit e çevirir ve nitrit de amonyaktan daha az zehirlidir. Ardından nitrat bakterileri devreye girer ve nitrit i daha az zehirli olan nitrat a dönüştürür. Nitrat ın bir kısmı su değişimi ile akvaryumdan dışarı atılır bir kısmı da bitkiler tarafından gübre olarak kullanılır. Peki akvaryumda bitki yok ve yeteri kadar su değişimi yapılmıyorsa nitrat patlaması kaçınılmaz olur ve akvaryum suyu yeşile bürünür. Ve tetrardan ölmüş balıklar yenmeyen yemler dışkılar vs parçalanarak amonyak oluşumu gerçekleşiyor ve yine sırası ile nitrit ve nitrat a dönüşüyor. Bu kısır döngü akvaryum bozulana kadar devam ediyor.

Azot Döngüsü Nedir

Akvaryumda yaşayan her canlı (balıklar, salyangozlar, karidesler, bitkiler vs) atık üretir. Bu atıklar, ve de yenmeyen yemler gibi diğer organik maddeler çözülürken amonyak (NH3) denen gaz orta çıkarlar.
Doğal döngü içerisinde, Amonyak (NH3) tabiatta varolan “nitrosomonas” türü bakteriler tarafından okside edilerek Nitrit (NO2)’e dönüştürülür. Ortaya çıkan nitrit, bu sefer “nitrobakter” adı verilen bakteriler tarafından tekrar parçalanarak nitrata (NO3) çevrilir. Ortaya çıkan nitrat ise bitkiler tarafından besin olarak kullanılır ve döngü tamamlanır.

Azot Döngüsü Aşamaları

Yeni kurulan bir akvaryumda, bu döngüyü gerçekleştirecek nitrosomonas ve nitrobakter türü bakterilerin yeterli bir popülasyona ulaşması, kullanılan filtreye, akvaryumun büyüklüğüne, biyolojik yükün (canlı popülasyonunun) duruma göre 2 ila 4 ay sürer. Bakteriler, akvaryumda kullanılan filtre medyasında, kumda, kayaların ve dekorasyonların üzerinde ve diğer bilmum yüzeyde kolonileşirler.
Biofiltre veya biyolojik filtre olarak da bilinen bu yararlı bakteri populasyonu yeterli düzeye ulaşmadan önce ise, maalesef ortaya çıkan amonyak ve nitrit gazları, balıklar için son derece ölümcül bir tehlike arz eder.
Özellikle yeni başlayan acemi akvaristler, bir heves çok sayıda balığı akvaryuma doldurdukları için,
akvaryum suyu süratle amonyak bakımından zengin bir hale gelir.
Azot Döngüsü Önlemi
Çoğunlukla tavsiye edilen haftalık %25-%30 su değişimi ise maalesef amonyağı seyreltmek için yeterli değildir. Biyolojik filtrenin yetersizliğinden dolayı, hızla artan amonyak miktarı, özellikle de yüksek PH sularda zehirden farksızdır.
Amonyak, balığın beynini, merkezi sinir sistemini ve tüm iç organlarını etkiler. Dokularda ciddi hasara neden olur. Balıklar iştah kaybeder, su yüzeyinde toplanırlar, bazen de dibe çökerler. Doku hasarı yüzünden pul kayıpları, galsamada kanama, gövdede kırmızı lekeler gibi belirtiler ortaya çıkar. Ne yazık ki bu belirtilerin bir kısmı, parazit veya benzer enfeksiyonlarla karıştırıldığı için, akvaryuma dezenfektan konulur (çok çok büyük bir hata). Bu dezenfektanlar, yeni yeni kolonileşmeye başlayan nitrosomonasları süratle öldüreceği için, döngüyü geriletip fayda yerine zarar verirler.
Bu belirtiler, balıkların türlerine göre, aniden ortaya çıkabileceği gibi, yavaş yavaş da görülebilir.
Maalesef, pek çok acemi akvaristin yaptığı “suyu boşaltıp, kumu kaynatıp, kayaları dezenfekte etme” yolu, anlaşılacağı üzere hiç bir işe yaramayacağı gibi, döngüyü sıfır noktasına geri çevirdiği için “en yapılmaması gereken” işlemdir.
Biyolojik yükü az, filtre mekanizmaları doğru bir şekilde kurulmuş, düzenli su değişimi yapılan ve düşük PH (7-7.5) su kullanılan akvaryumlarda, dayanıklı balıklar bu ilk aşamayı atlatabilir. Ancak hemen ardından ikinci bir tehlike ile karşı karşıya kalırlar.

Facebook Sayfamız

Youtube Kanalımız

Akvaristler Sosyal Medya Platformu

Seri İlan Sitesi

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.